to originate
Örnekler
The idea originated from a conversation between friends.
Fikir, arkadaşlar arasındaki bir sohbetten kaynaklandı.
The tradition originated centuries ago in ancient civilizations.
Gelenek, asırlar önce eski uygarlıklarda başladı.
02
yaratmak
to come up with or develop something new
Transitive: to originate an idea or invention
Örnekler
She originated the concept for the new marketing campaign.
Yeni pazarlama kampanyasının konseptini başlatan oydu.
The scientist originated a groundbreaking method for treating the disease.
Bilim insanı, hastalığı tedavi etmek için çığır açan bir yöntem geliştirdi.
03
başlamak, kalkmak
(of a plane, train, bus, etc.) to start a journey from a particular location
Intransitive: to originate somewhere
Örnekler
The train originates at Central Station and travels south to the coast.
Tren, Merkez İstasyonu'ndan kalkar ve güneye, sahil boyunca ilerler.
The express bus originates here and runs directly to the city center.
Ekspres otobüs buradan kalkar ve doğrudan şehir merkezine gider.
Leksikal Ağaç
origination
originative
originator
originate
origin



























