old age
old age
oʊld eɪʤ
old eyc
British pronunciation
/əʊld eɪʤ/

"old age"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

Old age
01

yaşlılık

the later stage of life during which a person is considered old
Wiki
old age definition and meaning
example
Örnekler
Sarah 's grandmother remained active and independent well into her old age, inspiring those around her with her vitality.
Sarah'ın büyükannesi, yaşlılık döneminde bile aktif ve bağımsız kaldı ve çevresindekilere enerjisiyle ilham verdi.
Emily 's love and care for her parents deepened as they entered old age, recognizing the importance of cherishing time together.
Emily'nin ebeveynlerine olan sevgisi ve ilgisi, onlar yaşlılık dönemine girdikçe derinleşti, birlikte geçirilen zamanın değerini anladı.
02

yaşlılık, ihtiyarlık

the state characterized by advanced age
example
Örnekler
Tom 's grandfather shared wisdom acquired through his experiences in old age, offering valuable advice to younger generations.
Tom'un dedesi, yaşlılık dönemindeki deneyimleriyle edindiği bilgeliği paylaşarak genç nesillere değerli tavsiyeler sundu.
John 's family provided support and assistance to him as he faced the challenges of old age, ensuring his comfort and well-being.
John'un ailesi, yaşlılığın zorluklarıyla karşılaştığında ona destek ve yardım sağlayarak rahatını ve refahını sağladı.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store