nutty
01
eksantrik, tuhaf
having an eccentric or unconventional quality
Örnekler
His nutty theories about time travel raised eyebrows among his peers.
Zamanda yolculuk hakkındaki tuhaf teorileri, arkadaşları arasında kaşları kaldırdı.
She came up with a nutty idea to start a bakery in her backyard.
Arka bahçesinde bir fırın açmak için tuhaf bir fikir buldu.
02
fındık veya ceviz tadı veren
having a taste or aroma reminiscent of nuts, often rich, earthy, and slightly sweet
Örnekler
The granola bar had a nutty flavor, with a blend of almonds, oats, and honey.
Granola bar, badem, yulaf ve bal karışımıyla fındıksı bir tada sahipti.
The stir-fried vegetables had a nutty undertone from the addition of cashews.
Kızartılmış sebzeler, kaju eklenmesiyle fındıksı bir tada sahipti.
Leksikal Ağaç
nuttily
nutty
nut



























