
Ara
microscopic
01
mikroskobik
related to techniques or activities performed with a microscope to observe extremely small objects
Example
The scientist conducted a microscopic examination of the tissue samples to identify abnormalities.
Bilim insanı anormallikleri belirlemek için doku örneklerinin mikroskopik incelemesini yaptı.
She specialized in microscopic analysis to study cellular structures.
Hücresel yapıları incelemek için mikroskobik analizde uzmanlaştı.
02
mikroskobik, gözle görülemeyen
too small to be seen with the naked eye
Example
The microscopic organisms in the pond water were revealed under the microscope, displaying a hidden world of tiny life forms.
Gölde suyun içindeki mikroskobik, gözle görülemeyen organizmalar mikroskop altında ortaya çıktı ve küçük yaşam formlarının gizli bir dünyasını sergiledi.
The microscopic cracks in the foundation were only visible upon close inspection.
Temeldeki mikroskobik, gözle görülemeyen çatlaklar, ancak dikkatli bir inceleme ile görülebiliyordu.
03
mikroskobik, son derece küçük
extremely small in amount
Example
The company ’s profit margin was microscopic compared to last year.
Şirketin kâr marjı geçen yıla kıyasla mikroskobik, son derece küçüktü.
Despite his efforts, the difference in weight was almost microscopic.
Çabalarına rağmen, ağırlık farkı neredeyse mikroskobikti, son derece küçüktü.

Yakın Kelimeler