to liven up
[phrase form: liven]
01
canlandırmak, hareketlendirmek
to add energy or excitement to a situation
Örnekler
The DJ played upbeat music to liven the party up, transforming the atmosphere from subdued to vibrant.
DJ, partiyi canlandırmak için hareketli müzik çaldı ve atmosferi sakinden canlıya dönüştürdü.
The individual added a splash of color to their wardrobe and adopted a more outgoing personality to liven up their social life.
Birey, gardırobuna bir renk katkısı ekledi ve sosyal hayatını canlandırmak için daha dışa dönük bir kişilik benimsedi.
02
neşelendirmek, canlandırmak
to become more cheerful and vibrant
Örnekler
A walk in the park will surely liven up your mood.
Parkta bir yürüyüş kesinlikle ruh halinizi canlandıracaktır.
My spirit livened up when I finally heard from my friend.
Arkadaşımdan nihayet haber aldığımda ruhum canlandı.



























