to infest
01
istila etmek
to overrun in large numbers
Örnekler
Last summer, the picnic area was infested with mosquitoes, forcing us to cut our outing short.
Geçen yaz, piknik alanı sivrisineklerle istila edilmişti, bu da gezimizi kısaltmamıza neden oldu.
The city was infested with traffic during rush hour, causing delays and frustration for commuters.
Şehir, yoğun saatlerde trafikle istila edilmişti, bu da yolcular için gecikmelere ve hayal kırıklığına neden oldu.
02
istila etmek (bit/kurt/fare)
(parasites) to inhabit or occupy a place in large numbers
Örnekler
The fleas infest the dog's fur, causing constant itching and discomfort.
Pireler, köpeğin tüylerini istila eder, sürekli kaşıntı ve rahatsızlığa neden olur.
The neglected garden is currently infesting with weeds, choking out the flowers and vegetables.
İhmal edilen bahçe şu anda yabani otlarla istila edilmiş durumda, çiçekleri ve sebzeleri boğuyor.
03
istila etmek, salmak
occupy in large numbers or live on a host
Leksikal Ağaç
disinfest
infestation
infest
