Horror
01
dehşet
a great fear or shock
Örnekler
Sarah 's heart raced with horror as she watched the terrifying scenes unfold in the movie.
Sarah'ın kalbi, filmdeki korkunç sahnelerin ortaya çıkışını izlerken dehşet içinde hızla çarptı.
John 's mind reeled with horror as he witnessed the aftermath of the accident on the highway.
John'un zihni, otoyoldaki kazadan sonra gördükleri karşısında dehşet içinde dönüyordu.
02
korku
a kind of story, movie, etc. intended to scare people
Örnekler
He loves horror movies with unexpected plot twists.
O, beklenmedik olay örgüsüyle korku filmlerini seviyor.
She does n't like watching horror films because they scare her.
O, korku filmlerini izlemeyi sevmez çünkü onlar onu korkutur.
03
dehşet, korku
intense aversion
