Apogee
01
zirve
the point at which something reaches its highest level or most advanced stage of development
Örnekler
The company ’s merger with a major international firm represented the apogee of its growth strategy.
Şirketin büyük bir uluslararası firma ile birleşmesi, büyüme stratejisinin zirvesini temsil etti.
The artist ’s latest exhibit was the apogee of her creative career.
Sanatçının son sergisi, yaratıcı kariyerinin zirvesiydi.
02
apoje, en uzak nokta
the orbital point farthest from Earth for a moon, satellite, or spacecraft
Örnekler
The satellite transmits its strongest signals when it reaches apogee.
Uydu, enöte noktasına ulaştığında en güçlü sinyallerini iletir.
At apogee, the spacecraft's speed is at its lowest due to Earth's gravity.
En uzak noktada, uzay aracının hızı Dünya'nın yerçekimi nedeniyle en düşük seviyesindedir.
