Harmony
01
uyum
a state of compatibility or coordinated action among people, ideas, or groups
Örnekler
The team works in harmony to achieve their goals.
She fosters harmony among colleagues in the office.
02
armoni
notes of music played or sung in a combination that produces a pleasing effect
Örnekler
The choir sang in beautiful harmony, blending their voices to create a rich and unified sound.
Koro, güzel bir armoni içinde şarkı söyledi, seslerini zengin ve birleşik bir ses oluşturmak için birleştirdi.
The band 's tight harmony added depth to their performance, enhancing the overall musical experience.
Grubun sıkı armonisi performanslarına derinlik kattı ve genel müzik deneyimini geliştirdi.
03
armoni, müzik uyumu
a pleasing combination of things in a way that forms a coherent whole
Örnekler
The painting exhibited a harmony of colors, with each hue blending seamlessly into the next.
Tablo, renklerin bir uyumunu sergiledi, her ton bir sonrakine sorunsuz bir şekilde karışıyordu.
The sculpture achieved a perfect harmony of form and function, balancing aesthetic appeal with practicality.
Heykel, estetik çekicilik ile pratikliği dengeleyerek, biçim ve işlevin mükemmel bir uyumunu sağladı.
Leksikal Ağaç
disharmony
harmonic
harmonic
harmony
