generous
01
eli açık
having a willingness to freely give or share something with others, without expecting anything in return
Örnekler
She 's a generous donor, always contributing to charitable causes and helping those in need.
O, her zaman hayırsever amaçlara katkıda bulunan ve ihtiyacı olanlara yardım eden cömert bir bağışçıdır.
Despite facing financial struggles, he remained generous, sharing what little he had with others who were less fortunate.
Maddi sıkıntılarla karşılaşmasına rağmen, cömert kaldı, sahip olduğu az şeyi daha az şanslı olanlarla paylaştı.
02
cömert
not petty in character and mind
Örnekler
The restaurant served a generous portion of pasta, ensuring that diners left fully satisfied.
Restoran, müşterilerin tamamen memnun ayrılmalarını sağlayarak cömert bir porsiyon makarna servis etti.
The host made a generous spread of appetizers, catering to a wide variety of tastes.
Ev sahibi, çok çeşitli tatları karşılayan cömert bir mezeler yayılımı yaptı.
Leksikal Ağaç
generously
generousness
overgenerous
generous
gener
