bountiful
Örnekler
The harvest was bountiful this year, yielding more fruits and vegetables than ever before.
Bu yıl hasat bol oldu, daha önce hiç olmadığı kadar çok meyve ve sebze verdi.
The bountiful supply of fresh herbs from the garden added vibrant flavors to the dishes.
Bahçeden gelen bol miktarda taze ot, yemeklere canlı tatlar kattı.
Örnekler
She was known for her bountiful spirit, always willing to help those in need.
Cömert ruhuyla tanınırdı, her zaman ihtiyacı olanlara yardım etmeye hazırdı.
The bountiful host made sure every guest was well-fed and comfortable.
Cömert ev sahibi, her misafirin iyi beslenmiş ve rahat olduğundan emin oldu.
Leksikal Ağaç
bountifully
bountifulness
bountiful
bounty
