Foresight
01
öngörü
careful planning or provision made for the future
Örnekler
Her foresight in saving money ensured she could retire comfortably.
İleri görüşlülük, rahat bir şekilde emekli olabilmesini sağladı.
The company 's foresight led to strong growth despite market downturns.
Şirketin ileri görüşlülüğü, piyasa düşüşlerine rağmen güçlü bir büyümeye yol açtı.
02
önsezi
the ability to predict or anticipate what might happen in the future
Örnekler
His foresight allowed him to invest before the market collapsed.
Öngörüsü, piyasa çökmeden önce yatırım yapmasına olanak sağladı.
She demonstrated remarkable foresight in anticipating client needs.
O, müşteri ihtiyaçlarını öngörmede dikkate değer bir ileri görüşlülük sergiledi.
Leksikal Ağaç
foresighted
foresightful
foresight
fore
sight



























