faithfully
Örnekler
She loyally and faithfully carried out her duties to the company.
Şirkete karşı görevlerini sadakatle ve sadık bir şekilde yerine getirdi.
The soldier fought faithfully alongside his comrades until the end.
Asker, sonuna kadar yoldaşlarının yanında sadakatle savaştı.
1.1
sadakatle, güvenilir bir şekilde
in a reliable and trustworthy manner
Örnekler
The machine faithfully performs its task without failure.
Makine, görevini sadakatle başarısızlık olmadan yerine getirir.
She faithfully reports all expenses as required by the contract.
O, sözleşmenin gerektirdiği gibi tüm giderleri sadakatle rapor eder.
02
sadakatle
in a manner that accurately represents facts, details, or the original source
Örnekler
He copied the design faithfully.
Tasarımı sadakatle kopyaladı.
The film follows the book faithfully.
Film, kitabı sadık bir şekilde takip ediyor.
Leksikal Ağaç
unfaithfully
faithfully
faithful
faith



























