Eye
01
göz
a body part on our face that we use for seeing
Örnekler
He closed his eyes and took a deep breath.
Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.
The detective scrutinized the crime scene, searching for any clues with a keen eye.
Dedektif, suç mahallini dikkatle inceledi, keskin bir gözle ipuçları aradı.
02
merkez, çekirdek
an area that is approximately central within some larger region
03
filizdeki küçük tomurcuk
a small opening or indentation on the surface of certain fruits or vegetables, often associated with the attachment point or reproductive structures, such as in potatoes, pineapples, and beans
Örnekler
She examined the potato closely, noticing the small eye where a new sprout would eventually emerge.
Patatesi yakından inceledi, yeni bir filizin nihayet ortaya çıkacağı küçük gözü fark etti.
The gardener inspected the melon, looking for the presence of eyes that indicated ripeness.
Bahçıvan, olgunluğu gösteren gözlerin varlığını arayarak kavunu inceledi.
04
göz, sezgi
good discernment (either visually or as if visually)
05
göz, bakış
attention to what is seen
06
iğne ipliği
the small opening or hole at the non-pointed end of a needle through which the thread or yarn is passed
07
kasırganın merkezindeki bulutsuz ve sakin bölge
the calm area at the center of a storm, hurricane, or tornado
to eye
01
bakmak
to look at or observe someone or something in a particular way, often with interest or suspicion
Transitive: to eye sb/sth
Örnekler
The detective eyed the suspect closely, searching for any signs of nervousness.
Dedektif, şüpheliyi yakından gözlemledi, sinirlilik belirtileri aradı.
As the new student entered the classroom, the classmates eyed him curiously.
Yeni öğrenci sınıfa girdiğinde, sınıf arkadaşları onu merakla süzdüler.
Eyes
01
güneş gözlüğü, gözlük
eyewear designed to protect the eyes from sunlight or glare
InformalÖrnekler
She put on her new eyes and stepped into the sun.
Yeni gözlüklerini taktı ve güneşe çıktı.
I ca n't find my eyes anywhere, I need them for the beach.
Güneş gözlüklerimi hiçbir yerde bulamıyorum, plaj için onlara ihtiyacım var.
Leksikal Ağaç
eyed
eyeless
eyelet
eye
