extravagant
01
tutumsuz
costing a lot of money, more than the necessary or affordable amount
Örnekler
She threw an extravagant birthday party with live music and gourmet catering.
Canlı müzik ve gurme catering ile aşırı lüks bir doğum günü partisi düzenledi.
The celebrity 's extravagant lifestyle included luxury cars and designer clothing.
Ünlünün aşırı lüks yaşam tarzı lüks arabalar ve tasarımcı kıyafetleri içeriyordu.
02
abartılı
making exaggerated or overly ambitious claims, promises, or statements that are often not grounded in reality
Örnekler
His extravagant claims about the future of technology seemed more like science fiction than reality.
Teknolojinin geleceği hakkındaki abartılı iddiaları, gerçeklikten çok bilim kurgu gibi görünüyordu.
The politician made extravagant statements about the economy, but they were quickly disproven by experts.
Politikacı ekonomi hakkında abartılı açıklamalar yaptı, ancak bunlar uzmanlar tarafından çabucak çürütüldü.
Leksikal Ağaç
extravagantly
extravagant
extravag



























