
Ara
amicable
Example
After the divorce, they agreed to split their assets in an amicable manner, avoiding any conflict.
Boşanmanın ardından, herhangi bir çatışmadan kaçınarak, varlıklarını uzlaşmacı bir şekilde paylaşmaya karar verdiler.
Despite their differences, they were able to part ways on amicable terms, remaining friends.
Farklılıklarına rağmen, dostane şartlarda yollarını ayırmayı başardılar ve arkadaş kaldılar.
word family
amic
Noun
amicable
Adjective
amicability
Noun
amicability
Noun
amicableness
Noun
amicableness
Noun
amicably
Adverb
amicably
Adverb