excruciate
exc
ɛksk
eksk
ru
ˈru:
ru
ciate
ˌʃɪeɪt
şieyt
British pronunciation
/ɛkskɹˈuːʃɪˌeɪt/

"excruciate"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

to excruciate
01

işkence etmek

to torture someone physically
example
Örnekler
The cruel captors excruciated their prisoners with severe beatings.
Acımasız esir alıcılar, mahkumlarını şiddetli darbelerle işkence ediyorlardı.
The villain excruciated his victims in a relentless attempt to extract information.
Kötü adam, bilgi çıkarmak için amansız bir girişimde kurbanlarını işkence ediyordu.
02

acı vermek

to cause someone to suffer mentally
example
Örnekler
The memories of his past mistakes excruciated him, leaving him filled with regret.
Geçmiş hatalarının anıları onu acı çektirdi, onu pişmanlıkla doldurdu.
The fear of failure excruciated her mind, preventing her from taking any risks.
Başarısızlık korkusu zihnini acıtıyordu, hiçbir risk almasını engelliyordu.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store