to enclose
01
sarmak
to surround a place with a fence, wall, etc.
Transitive: to enclose a place
Örnekler
The farmer decided to enclose the garden with a fence to protect the crops.
Çiftçi, mahsulleri korumak için bahçeyi bir çitle çevrelemeye karar verdi.
The castle was strategically enclosed by a high stone wall.
Kale, stratejik olarak yüksek bir taş duvarla çevriliydi.
02
kuşatmak, çevrelemek
to surround something completely
Transitive: to enclose an area
Örnekler
A dense forest enclosed the cabin, isolating it from the outside world.
Yoğun bir orman kulübeyi kuşatmış, onu dış dünyadan izole etmişti.
The valley was enclosed by steep mountains on all sides.
Vadi, her tarafta dik dağlarla çevriliydi.
03
kapatmak, içine koymak
to place something inside a container, such as an envelope or package
Transitive: to enclose a parcel
Örnekler
She enclosed the letter in an envelope and sealed it with wax.
Mektubu bir zarfa koydu ve mumla mühürledi.
The company enclosed a brochure with every product order.
Şirket, her ürün siparişine bir broşür ekledi.
Leksikal Ağaç
enclose
close
