elevated
Örnekler
The city constructed an elevated highway to reduce traffic congestion on surface streets.
Şehir, yüzey sokaklarındaki trafik sıkışıklığını azaltmak için yükseltilmiş bir otoyol inşa etti.
The elevated walkway provided pedestrians with a safe path over the busy road.
Yükseltilmiş yaya geçidi, yayalara yoğun yol üzerinde güvenli bir yol sağladı.
Örnekler
Her elevated heart rate indicated she was very excited.
Yüksek kalp atış hızı, çok heyecanlı olduğunu gösteriyordu.
The company reported elevated profits this quarter compared to last year.
Şirket, geçen yıla kıyasla bu çeyrekte yüksek kârlar bildirdi.
03
yüksek, asil
having or demonstrating a high level of moral value
Örnekler
His elevated sense of justice made him a respected leader in the community.
Onun yüksek adalet anlayışı, toplumda saygın bir lider olmasını sağladı.
The novel 's themes reflect an elevated view of human compassion and dignity.
Romanın temaları, insan merhametinin ve onurunun yüce bir görüşünü yansıtıyor.
04
yüksek, üstün
possessing or demonstrating a high level of intellectual depth, sophistication, or significance
Örnekler
The professor ’s lecture offered an elevated analysis of modern philosophical theories.
Profesörün dersi, modern felsefi teorilerin yüksek bir analizini sundu.
The debate was marked by elevated discourse, focusing on profound ethical questions.
Tartışma, derin etik sorulara odaklanan yüksek bir söylemle işaretlendi.
Örnekler
The executive ’s elevated position within the company granted him significant influence over major decisions.
Yöneticinin şirket içindeki yüksek pozisyonu, önemli kararlar üzerinde önemli bir etki sağladı.
She enjoyed the privileges that came with her elevated status in society.
Toplumdaki yüksek statüsünün getirdiği ayrıcalıklardan keyif aldı.
Elevated
01
yükseltilmiş demiryolu, hafif raylı sistem
a train system built on tracks raised above ground level, typically supported by structures like columns or beams
Dialect
American
Örnekler
The city ’s elevated offers a quick and scenic way to travel across neighborhoods.
Şehrin yükseltilmiş sistemi, mahalleler arasında hızlı ve manzaralı bir seyahat yolu sunar.
Commuters rely on the elevated to avoid traffic congestion during rush hours.
Banliyö sakinleri, yoğun saatlerde trafik sıkışıklığından kaçınmak için yükseltilmiş tren sistemine güvenir.
Leksikal Ağaç
elevated
elevate
elev



























