effectively
01
etkili bir şekilde
in a way that results in the desired outcome
Örnekler
The new software streamlined the company 's workflow, allowing employees to communicate more effectively.
Yeni yazılım, şirketin iş akışını düzenledi ve çalışanların daha etkili bir şekilde iletişim kurmasını sağladı.
By implementing a strict recycling program, the city effectively reduced its overall waste production.
Sıkı bir geri dönüşüm programı uygulayarak, şehir etkili bir şekilde toplam atık üretimini azalttı.
02
etkili bir şekilde
in truth and practice even though not clearly stated
Örnekler
The new law effectively bans smoking in all public spaces, even if it does n't say so directly.
Yeni yasa, doğrudan söylemese de, tüm kamuya açık alanlarda sigara içmeyi etkili bir şekilde yasaklar.
By ignoring complaints, the company effectively silenced its critics.
Şikayetleri görmezden gelerek, şirket eleştirmenlerini etkili bir şekilde susturdu.
Leksikal Ağaç
ineffectively
effectively
effective
effect



























