effective
Örnekler
The effective marketing campaign boosted sales significantly.
Etkili pazarlama kampanyası satışları önemli ölçüde artırdı.
His effective communication skills allowed him to resolve conflicts peacefully.
Onun etkili iletişim becerileri, çatışmaları barışçıl bir şekilde çözmesine izin verdi.
02
etkili, yürürlükte
having force or being in operation from a specified time
Örnekler
The new tax policy will be effective starting next month.
Yeni vergi politikası gelecek ay itibarıyla etkili olacak.
The changes to the dress code will be effective immediately.
Kıyafet kodundaki değişiklikler derhal geçerli olacaktır.
03
fiili, gerçek
existing or happening in practice, even if not formally recognized or stated
Örnekler
She was under effective house arrest, although it had n't been officially declared.
Resmi olarak ilan edilmemiş olsa da, etkili ev hapsindeydi.
The country faced an effective ban on travel, though no official restrictions were in place.
Ülkede resmi bir kısıtlama olmamasına rağmen, seyahat üzerinde etkili bir yasakla karşı karşıya kalındı.
Effective
01
etkili
a soldier who is physically fit and ready for active duty
Örnekler
The battalion had 1,000 soldiers, but only 850 were effectives after the injury reports.
Taburda 1.000 asker vardı, ancak yaralanma raporlarından sonra sadece 850'si etkili idi.
The commanding officer assessed the effectives before sending the troops into battle.
Komutan, birlikleri savaşa göndermeden önce etkin askerleri değerlendirdi.
Leksikal Ağaç
effectively
effectiveness
ineffective
effective
effect



























