to domesticate
01
evcilleştirmek
to change wild animals or plants for human use or cultivation
Transitive: to domesticate a wild animal or plant
Örnekler
Farmers have domesticated pigs, selecting traits for docility and suitability for farming.
Çiftçiler, uysallık ve çiftçiliğe uygunluk özelliklerini seçerek domuzları evcilleştirmişlerdir.
Ancient civilizations domesticated plants like wheat and rice, transforming them into staple crops for agriculture.
Eski uygarlıklar, buğday ve pirinç gibi bitkileri evcilleştirerek onları tarımın temel ürünleri haline getirdi.
02
ev işlerine alıştırmak, evcilleştirmek
to encourage someone to enjoy and become skilled in managing household responsibilities and activities
Transitive: to domesticate sb
Örnekler
She tried to domesticate her partner by teaching him how to cook and clean.
Ona, partnerine yemek yapmayı ve temizlik yapmayı öğreterek onu evcilleştirmeye çalıştı.
Marriage seemed to domesticate him, as he started spending weekends gardening.
Evlilik onu evcilleştirmiş gibi görünüyordu, çünkü hafta sonlarını bahçıvanlık yaparak geçirmeye başladı.
03
evcilleştirmek, uydurmak
adapt (a wild plant or unclaimed land) to the environment
Leksikal Ağaç
domesticated
domestication
domesticate
domestic
domest



























