Domestication
01
evcilleşme, ev yaşamına alışma
the habituation of a person to household routines and skills, fostering comfort with domestic life and its responsibilities
Örnekler
Her domestication accelerated once she learned to plan weekly menus and manage the grocery budget.
Haftalık menüleri planlamayı ve market bütçesini yönetmeyi öğrendikten sonra evcilleşmesi hızlandı.
He credits his college roommate with jump-starting his domestication by teaching him basic cooking and laundry.
Temel yemek pişirme ve çamaşır yıkama öğreterek onun evcilleşmesini hızlandırdığı için üniversite oda arkadaşına kredi veriyor.
02
evcilleştirme, seçici yetiştirme
the selective cultivation of wild plants to create crop species for human food and other agricultural uses
Örnekler
Maize domestication in Mesoamerica reshaped wild teosinte into the staple grain that feeds millions today.
Mesoamerika'da mısırın evcilleştirilmesi, yabani teosinte'yi günümüzde milyonları besleyen temel tahıla dönüştürdü.
Early farmers achieved wheat domestication by favoring stalks that held onto their seed heads during harvest.
İlk çiftçiler, hasat sırasında tohum başlarını tutan sapları tercih ederek buğdayın evcilleştirilmesini başardılar.
03
evcilleştirme, evcilleşme
the process of taming wild animals and developing them into pets or livestock through selective breeding and husbandry
Örnekler
Archaeologists believe the domestication of dogs began when ancient wolves scavenged near human campsites.
Arkeologlar, köpeklerin evcilleştirilmesinin eski kurtların insan kamplarının yakınında çöp aradığı zaman başladığına inanıyor.
The domestication of cattle provided early societies with a reliable source of milk, meat, and draft power.
Sığırların evcilleştirilmesi, erken toplumlara süt, et ve çeki gücü için güvenilir bir kaynak sağladı.
Leksikal Ağaç
domestication
domesticate
domestic
domest



























