disarray
dis
ˌdɪs
dis
a
ɜ
ı
rray
ˈreɪ
rey
British pronunciation
/dˌɪsɐɹˈe‍ɪ/

"disarray"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

Disarray
01

karışıklık

a state of confusion and lack of order and organization
disarray definition and meaning
example
Örnekler
If the manager does n’t step in soon, the department will fall into disarray, making it impossible to meet deadlines.
Eğer yönetici yakında müdahale etmezse, departman karmaşa içine düşecek ve son teslim tarihlerini karşılamak imkansız hale gelecek.
The new policy introduced by the government threw the entire healthcare system into disarray.
Hükümetin tanıttığı yeni politika, tüm sağlık sistemini kargaşa içine attı.
02

dağınıklık

a lack of tidiness in appearance
example
Örnekler
The room was in disarray, with clothes strewn across the bed and books scattered on the floor.
Oda dağınıktı, yatağın üzerine saçılmış kıyafetler ve yere dağılmış kitaplar vardı.
The wedding dress was in slight disarray after being hurriedly taken off, but it was still beautiful.
Gelinliği aceleyle çıkarıldıktan sonra hafif bir dağınıklık içindeydi, ama yine de güzeldi.
to disarray
01

dağıtmak, karmaşa çıkarmak

to bring disorder or confusion to something, disrupting its normal arrangement or functioning
example
Örnekler
The sudden storm disarrayed the neatly arranged garden, scattering leaves and branches everywhere.
Ani fırtına, düzenli bir şekilde düzenlenmiş bahçeyi dağıttı, yaprakları ve dalları her yere saçtı.
The protest disarrayed the city streets, causing chaos and confusion.
Protesto, şehir sokaklarını dağıttı, kaos ve kargaşaya neden oldu.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store