Demonstrative
01
işaret zamiri, gösterme zamiri
a pronoun used to indicate and identify a specific person, place, thing, or idea
Örnekler
In " This is my book, " this is a demonstrative.
"Bu benim kitabım" ifadesinde, "bu" bir işaret zamiridir.
Those in " Those are mine " is a demonstrative.
« Those » in « Those are mine » bir işaret zamiridir.
demonstrative
01
hislerini açığa vuran
showing no restraint in expressing one's feelings, particularly of love
Örnekler
Her demonstrative affection was evident in every hug and kiss.
Onun gösterişli sevgisi her sarılmada ve öpüşte belliydi.
He was always demonstrative with his praise for her achievements.
Başarıları için övgülerinde her zaman gösterişliydi.
02
gösterici
acting as proof of something
Örnekler
The upcoming study will provide demonstrative proof that the treatment is effective.
Yaklaşan çalışma, tedavinin etkili olduğuna dair gösterici bir kanıt sağlayacak.
The scientist presented demonstrative evidence to support her groundbreaking theory.
Bilim insanı, çığır açan teorisini desteklemek için gösterici kanıtlar sundu.
