deftly
01
ustalıkla, becerikli bir şekilde
in a manner that is quick, precise, and skillful, especially with physical movements
Örnekler
Her hands moved deftly as she stitched the torn fabric.
Elleri, yırtık kumaşı dikerken çevikçe hareket ediyordu.
The magician deftly shuffled the cards, impressing the audience.
Sihirbaz, kartları ustaca karıştırarak seyirciyi etkiledi.
02
ustalıkla
in a clever and resourceful way, showing mental skill in handling situations
Örnekler
She deftly avoided the awkward question during the interview.
O, röportaj sırasında becerikli bir şekilde garip sorudan kaçındı.
The lawyer deftly responded to the opposing counsel's objections.
Avukat, karşı tarafın avukatının itirazlarına ustalıkla yanıt verdi.



























