Deformity
01
şekil bozukluğu
an odd or spoiled outward appearance
Örnekler
The severe burn scars left her face with a deformity for many years.
Şiddetli yanık izleri, yüzünü uzun yıllar boyunca bir deformite ile bıraktı.
Old age and illness gradually introduced deformities into his once handsome features.
Yaşlılık ve hastalık, bir zamanlar güzel olan özelliklerine yavaş yavaş deformiteler getirdi.
02
deformite
irregular physical formation of tissues, organs, or bones during growth
Örnekler
She was born with deformities of the hands caused by a genetic connective tissue disorder.
Genetik bir bağ dokusu bozukluğu nedeniyle ellerinde deformiteler ile doğdu.
Investigation into the cause of her irregular bone structure revealed a rare skeletal deformity affecting density and growth plates.
Düzensiz kemik yapısının nedenine yönelik araştırma, yoğunluğu ve büyüme plakalarını etkileyen nadir bir iskelet deformitesini ortaya çıkardı.



























