Crutch
01
koltuk değneği
one of a pair of sticks that people with movement difficulties put under their arms to help them walk or stand
Örnekler
After his leg injury, he relied on a pair of crutches to get around until he could walk on his own again.
Bacağındaki yaralanmanın ardından, tekrar kendi başına yürüyene kadar hareket etmek için bir çift koltuk değneği kullandı.
The physical therapist adjusted the height of the crutch to ensure proper support for the patient's underarms.
Fizyoterapist, hastanın koltuk altlarına uygun desteği sağlamak için koltuk değneğinin yüksekliğini ayarladı.
02
destek, dayanak
an external aid, practice, or belief people rely on to get through difficulty or to compensate for a weakness
Örnekler
He treated humor as a crutch, leaning on jokes whenever conversations turned serious.
Mizahı bir baston gibi görüyor, konuşmalar ciddiye bindiğinde şakalara sığınıyordu.
The organization used short‑term grants as a crutch instead of developing a sustainable funding plan.
Organizasyon, sürdürülebilir bir finansman planı geliştirmek yerine kısa vadeli hibeleri destek olarak kullandı.
