credulous
01
saf
believing things easily even without much evidence that leads to being easy to deceive
Örnekler
It 's surprising how even educated people can be so credulous when it comes to superstitions.
Eğitimli insanların bile batıl inançlar söz konusu olduğunda bu kadar saflar olması şaşırtıcı.
Celebrities often take advantage of their credulous fans, selling them questionable products.
Ünlüler, genellikle saf hayranlarının avantajını kullanarak onlara şüpheli ürünler satar.
02
safdil, kolay inanan
arising from or based on excessive readiness to believe
Örnekler
The book was filled with credulous superstitions from the old village.
Kitap, eski köyden gelen safdil batıl inançlarla doluydu.
His credulous fears had no grounding in reality.
Onun safdil korkularının gerçeklikte hiçbir temeli yoktu.
Leksikal Ağaç
credulously
credulousness
incredulous
credulous
credul
