to corral
01
toplamak, bir araya getirmek
to gather or bring together things into one place
Transitive: to corral sth
Örnekler
They corralled their belongings before leaving the campsite.
Kamptan ayrılmadan önce eşyalarını bir araya getirdiler.
The event planner corralled the guests for the group photo.
Etkinlik planlayıcısı, grup fotoğrafı için konukları bir araya getirdi.
02
çitlemek, toplamak
to gather and confine animals or people within an enclosed area or space
Transitive: to corral a group of people or animals
Örnekler
The ranchers corralled the horses before sunset.
Çiftçiler gün batımından önce atları ağıla aldı.
They worked quickly to corral the sheep before the storm arrived.
Fırtına gelmeden önce koyunları çevirmek için hızlı çalıştılar.
03
çevrelemek, daire şeklinde düzenlemek
to organize or position wagons in a circular or enclosed arrangement
Transitive: to corral wagons
Örnekler
They corralled the wagons into a circle to form a safe camp for the night.
Gece için güvenli bir kamp oluşturmak üzere vagonları bir daire içine aldılar.
As the storm approached, the caravan quickly corralled their wagons to shield against the wind.
Fırtına yaklaşırken, kervan hızla arabalarını rüzgara karşı korumak için çevirdi.
Corral
01
büyükbaş hayvan ağılı, ahır
a pen for cattle
