compulsively
01
takıntılı bir şekilde, kompulsif olarak
in a manner driven by an uncontrollable urge or need, often repetitive or excessive
Örnekler
She compulsively checked her phone every few minutes.
O, her birkaç dakikada bir telefonunu kompulsif bir şekilde kontrol ediyordu.
He compulsively washed his hands before meals.
Yemeklerden önce ellerini kompulsif bir şekilde yıkardı.
02
takıntılı bir şekilde, karşı konulamaz bir şekilde
in a way that is so interesting or exciting that it holds your attention strongly and continuously
Örnekler
The series was compulsively watchable from start to finish.
Dizi baştan sona bağımlılık yaparcasına izlenebilirdi.
Her novel is compulsively readable, making it hard to put down.
Onun romanı bağımlılık yaparcasına okunabilir, bu da onu bırakmayı zorlaştırır.
Leksikal Ağaç
compulsively
compulsive
compuls



























