complex
Örnekler
The human brain is a complex organ with billions of interconnected neurons.
İnsan beyni, milyarlarca birbirine bağlı nörondan oluşan karmaşık bir organdır.
The novel 's plot is complex, with multiple intertwined storylines.
Romanın konusu, birbirine bağlı birden fazla hikayeyle karmaşıktır.
Örnekler
The human brain is incredibly complex, with its functions still not fully understood.
İnsan beyni inanılmaz derecede karmaşıktır, işlevleri hala tam olarak anlaşılamamıştır.
Solving the mathematical equation proved to be complex, requiring advanced problem-solving skills.
Matematik denklemini çözmek karmaşık olduğunu kanıtladı, ileri düzey problem çözme becerileri gerektiriyor.
Complex
Örnekler
The apartment complex offers a variety of floor plans and amenities to cater to different resident needs.
Apartman kompleksi, farklı sakin ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli kat planları ve olanaklar sunar.
The shopping complex includes stores, restaurants, and entertainment venues all under one roof.
Alışveriş kompleksi, mağazalar, restoranlar ve eğlence mekanlarını tek bir çatı altında birleştirir.
Örnekler
The region is known for its complex of ancient ruins spread across the landscape.
Bölge, manzaraya yayılmış antik harabeler kompleksi ile tanınır.
The software is a complex of tools designed to handle various tasks.
Yazılım, çeşitli görevleri gerçekleştirmek için tasarlanmış bir kompleks araçlar topluluğudur.
03
kompleks, koordinasyon kompleksi
a compound described by the central atom to which other atoms, ions, or molecules are bound or coordinated
Örnekler
In a coordination complex, the central metal atom is surrounded by ligands.
Bir koordinasyon kompleksinde, merkezi metal atomu ligandlarla çevrilidir.
The complex formed when the metal ion binds with water molecules as ligands.
Metal iyonunun ligandlar olarak su molekülleri ile bağlandığında oluşan kompleks.
04
kuruntu
a group of partly or completely repressed emotions or impulses that affect a person's behavior and patterns of thought
Örnekler
His fear of failure was linked to a complex developed in childhood.
Başarısızlık korkusu, çocuklukta gelişen bir kompleks ile bağlantılıydı.
The therapist helped her understand the complex driving her anxiety.
Terapist, onun kaygısını yönlendiren kompleksi anlamasına yardımcı oldu.
to complex
01
karmaşıklaştırmak, kompleks hale getirmek
to make something more complicated or intricate, often by adding layers of detail or difficulty
Örnekler
The new rules only served to complex the situation further.
Yeni kurallar, durumu daha da karmaşıklaştırmaktan başka bir işe yaramadı.
His explanation seemed to complex the issue rather than clarify it.
Onun açıklaması, sorunu açıklamaktan ziyade karmaşıklaştırmış gibi görünüyordu.
Leksikal Ağaç
complexly
complexness
complex



























