to come after
[phrase form: come]
01
takip etmek
to follow or chase someone, often with the intent of catching or reaching them
Transitive: to come after sb/sth
Örnekler
The dog escaped from the backyard, and the children came after it, trying to bring it back home.
Köpek arka bahçeden kaçtı ve çocuklar onu takip etti, eve geri getirmeye çalışıyorlardı.
The paparazzi relentlessly came after the celebrity, hoping to capture exclusive photos.
Paparazziler, özel fotoğraflar yakalamak umuduyla ünlüyü takip ettiler.
02
takip etmek, sonra gelmek
to come as a result of something, often at a later time
Transitive: to come after sth
Örnekler
The rainy season comes after the dry season in this region.
Bu bölgede yağışlı mevsim, kurak mevsimden sonra gelir.
Success often comes after years of hard work and dedication.
Başarı genellikle yıllar süren sıkı çalışma ve adanmışlık sonrasında gelir.
03
yerine geçmek, ardından gelmek
to assume a position or role in succession to another person or entity
Transitive: to come after sb/sth
Örnekler
John retired, and his son is set to come after him as the CEO of the company.
John emekli oldu ve oğlu şirketin CEO'su olarak ona halef olmaya hazır.
Queen Elizabeth II came after her father, King George VI, and ascended to the throne.
Kraliçe Elizabeth II, babası Kral George VI'dan sonra geldi ve tahta çıktı.
