aggressively
01
sinirli bir şekilde
in a way that is threatening or shows hostility
Örnekler
The dog barked aggressively at the stranger.
Köpek yabancıya saldırgan bir şekilde havladı.
He spoke aggressively during the argument.
Tartışma sırasında saldırgan bir şekilde konuştu.
Örnekler
The company is aggressively promoting its new product.
Şirket, yeni ürününü agresif bir şekilde tanıtıyor.
They are aggressively pursuing new business opportunities.
Yeni iş fırsatlarını agresif bir şekilde takip ediyorlar.
03
agresif bir şekilde, saldırgan bir biçimde
in a manner that progresses rapidly or intensely, especially regarding growth or spread
Örnekler
The wildfire spread aggressively through the forest.
Orman yangını orman boyunca agresif bir şekilde yayıldı.
The cancer grew aggressively, affecting nearby organs.
Kanser agresif bir şekilde büyüdü ve yakındaki organları etkiledi.
04
agresif bir şekilde
in a way that involves applying strong or intensive treatment to cure a disease or condition
Örnekler
Doctors decided to treat the infection aggressively with antibiotics.
Doktorlar enfeksiyonu antibiyotiklerle agresif bir şekilde tedavi etmeye karar verdi.
The patient was aggressively managed in the intensive care unit.
Hasta, yoğun bakım ünitesinde agresif bir şekilde yönetildi.
Leksikal Ağaç
aggressively
aggressive
aggress
