to buckle down
[phrase form: buckle]
01
ciddi bir şekilde çalışmaya başlamak, kendini işe vermek
to work hard in order to achieve a goal
Örnekler
The students were encouraged to buckle down and prepare for the exam.
Öğrenciler, çaba göstermeye ve sınava hazırlanmaya teşvik edildi.
The company had to buckle down and overcome the financial challenges.
Şirket, finansal zorlukların üstesinden gelmek için ciddi bir şekilde çalışmak zorunda kaldı.
02
sıkıca bağlamak, sabitlemek
to securely fasten something in place
Örnekler
The instructor reminded the students to buckle down their backpacks during the field trip.
Eğitmen, öğrencilere gezi sırasında sırt çantalarını sıkıca bağlamalarını hatırlattı.
Make sure to buckle down your helmet before riding the bike.
Bisiklete binmeden önce kaskınızı sıkıca bağladığınızdan emin olun.



























