Bray
01
eşek anırması, eşeğin çığlığı
the cry of an ass
to bray
01
yüksek sesle gülmek
to emit a loud, harsh, and often discordant sound, resembling the cry of a donkey
Örnekler
Yesterday, he brayed with laughter at the comedian's jokes, his booming chuckles filling the room.
Dün, komedyenin şakalarına kahkahalarla anırdı, gürültülü kahkahaları odayı doldurdu.
Tomorrow, she will bray with laughter at the antics of her playful puppy, finding joy in its exuberant energy.
Yarın, oyunbaz köpeğinin şakalarına kahkahalarla anıracak, onun coşkulu enerjisinde neşe bulacak.
02
öğütmek, parçalamak
reduce to small pieces or particles by pounding or abrading
03
anırmak
to make a loud, harsh, and unpleasant sound like that of a donkey



























