to pack in
[phrase form: pack]
01
sınırlı bir zamana sıkıştırmak
to do a lot in a short amount of time
Örnekler
We packed in three meetings, two site visits, and a dinner in one day.
Bir günde üç toplantı, iki saha ziyareti ve bir akşam yemeğini sıkıştırdık.
During our weekend getaway, we packed in visits to five different tourist spots.
Hafta sonu kaçamağımız sırasında, beş farklı turistik noktayı sıkıştırdık.
02
bırakmak, son vermek
to stop a particular activity or habit
Örnekler
After twenty years in the business, she decided to pack in her job and travel the world.
İş hayatında yirmi yıl sonra, işini bırakmaya ve dünyayı dolaşmaya karar verdi.
I packed in eating junk food and started focusing on healthier options.
Abur cubur yemeyi bıraktım ve daha sağlıklı seçeneklere odaklanmaya başladım.



























