to jump at
[phrase form: jump]
01
fırsatı değerlendirmek, hevesle kabul etmek
to eagerly accept an opportunity or offer when it arises
Örnekler
She would jump at the opportunity to travel around the world.
Dünyayı dolaşma fırsatını hemen değerlendirirdi.
When they offered me a promotion, I jumped at the chance.
Bana bir terfi teklif ettiklerinde, fırsatı hemen değerlendirdim.
02
üstüne atlamak, sertçe eleştirmek
to criticize someone suddenly and harshly
Örnekler
My boss jumped at me for being late to work.
Patronum işe geç kaldığım için üzerime atladı.
She jumped at her husband for forgetting their anniversary.
Kocasını yıldönümlerini unuttuğu için üzerine atladı.
