well-founded
01
sağlam temelli, geçerli
based on solid evidence, facts, or reasoning
Örnekler
Her concerns about the project 's feasibility were well-founded, considering the budget constraints and potential risks involved.
Projenin uygulanabilirliği hakkındaki endişeleri, bütçe kısıtlamaları ve potansiyel riskler göz önüne alındığında iyi temellendirilmişti.
The organization 's decision to invest in renewable energy was well-founded, supported by extensive research and economic analysis.
Organizasyonun yenilenebilir enerjiye yatırım yapma kararı, kapsamlı araştırma ve ekonomik analizlerle desteklenen sağlam temellere dayalı bir karardı.



























