Volition
01
irade
the faculty to use free will and make decisions
Örnekler
She chose to pursue a career in art of her own volition, following her passion rather than external pressures.
Kendi iradesiyle sanatta bir kariyer yapmayı seçti, dış baskılar yerine tutkusunu takip etti.
The decision to travel was made entirely of her own volition; no one pressured her into it.
Seyahat etme kararı tamamen kendi iradesiyle alındı; kimse onu buna zorlamadı.
02
irade, karar
a specific instance of deciding
Örnekler
By an unexpected volition, she turned down the promotion.
Beklenmedik bir irade ile, terfiyi reddetti.
His final volition was to donate everything to charity.
Onun son iradesi her şeyi hayır kurumuna bağışlamaktı.
Leksikal Ağaç
volitional
volition



























