untoward
01
uygunsuz
not expected, normally inconvenient or unpleasant
Örnekler
The sudden rain was an untoward event that ruined the outdoor picnic.
Ani yağmur, açık hava pikniğini mahveden talihsiz bir olaydı.
His untoward comments during the meeting made everyone uncomfortable.
Toplantı sırasındaki uygunsuz yorumları herkesi rahatsız etti.
02
uygunsuz, yakışıksız
behaving or appearing in a way that goes against accepted standards of decency, manners, or social propriety
Örnekler
His untoward remarks at the dinner table made several guests uncomfortable.
Masada yaptığı uygunsuz yorumlar birkaç misafiri rahatsız etti.
The teacher addressed the student 's untoward behavior during the assembly.
Öğretmen, toplantı sırasında öğrencinin uygunsuz davranışını ele aldı.
