to unsettle
01
huzurunu kaçırmak
to cause someone to feel worried or anxious, usually because of a change
Örnekler
The sudden change in his friend 's behavior last week unsettled him, leaving him wondering what could be wrong.
Geçen hafta arkadaşının davranışındaki ani değişiklik onu huzursuz etti, neyin yanlış olabileceğini merak etmesine neden oldu.
The strange noises coming from the attic had been unsettling the residents, leading them to question the safety of their homes.
Tavan arasından gelen tuhaf sesler, sakinleri huzursuz etmişti, bu da evlerinin güvenliğini sorgulamalarına neden oldu.
Leksikal Ağaç
unsettling
unsettle
settle
