unblinking
01
duygularını göstermeyen
not blinking one's eyes, often indicating intense concentration, focus, or a lack of emotion
Örnekler
She listened with an unblinking stare.
O, gözünü kırpmadan bir bakışla dinledi.
His unblinking eyes fixed on the chessboard.
Gözleri kırpmadan satranç tahtasına dikilmişti.
02
sarsılmaz, dik duran
showing no hesitation or fear when faced with danger, difficulty, or challenge
Örnekler
He met the threat with unblinking courage.
Tehdide gözünü kırpmadan bir cesaretle karşılık verdi.
The soldier stood unblinking before the enemy.
Asker, düşman karşısında gözünü kırpmadan durdu.
Leksikal Ağaç
unblinkingly
unblinking
blinking
blink



























