to transcend
01
aşmak, geçmek
to go beyond a particular limit, quality, or standard, often in an exceptional way
Transitive: to transcend a limit or standard
Formal
Örnekler
His achievements in the field of science are likely to transcend those of his predecessors.
Bilim alanındaki başarıları, muhtemelen seleflerinin başarılarını aşacaktır.
The film attempts to transcend typical genre conventions, offering a unique and thought-provoking narrative.
Film, tipik tür kurallarını aşmaya çalışarak, benzersiz ve düşündürücü bir anlatı sunuyor.
02
aşmak
to go or be beyond the material or physical aspects of existence, indicating a superior existence or understanding
Transitive: to transcend material or physical things
Örnekler
The philosopher believed that true wisdom transcends the material world.
Filozof, gerçek bilgeliğin maddi dünyayı aştığına inanıyordu.
He sought to transcend physical limitations through the power of the mind.
Zihnin gücüyle fiziksel sınırları aşmaya çalıştı.
Leksikal Ağaç
transcendence
transcendent
transcendental
transcend
