to taunt
01
başına kakmak
to upset one by saying disrespectful things to them or constantly making fun of them
Örnekler
The bullies taunted the new student about his clothes.
Zorbalar yeni öğrenciyi kıyafetleri hakkında alay ederek rahatsız ettiler.
She was hurt when her classmates taunted her about her accent.
Sınıf arkadaşları aksanı hakkında onu alay ettiğinde incinmişti.
Taunt
01
alay, taşlama
an insulting or mocking remark or action intended to provoke someone or elicit a reaction
Örnekler
His taunts only fueled her determination to succeed despite the challenges.
Onun alayları, zorluklara rağmen başarılı olma kararlılığını daha da artırdı.
The bully 's taunts echoed through the school hallway, causing distress among the students.
Zorbanın alayları okul koridorunda yankılandı ve öğrenciler arasında sıkıntıya neden oldu.
Leksikal Ağaç
taunting
taunting
taunt



























