stimulating
01
heyecan verici
causing excitement, interest, or activity, often through intellectual or emotional engagement
Örnekler
The stimulating discussion at the conference sparked new ideas among the attendees.
Konferanstaki teşvik edici tartışma, katılımcılar arasında yeni fikirlerin ortaya çıkmasını sağladı.
She found the challenging puzzles in the book to be intellectually stimulating.
Kitaptaki zorlu bulmacaları entelektüel olarak uyarıcı buldu.
02
tahrik edici
causing senses or actions to become more active or alert
Örnekler
The bright colors and music made the art exhibit very stimulating.
Parlak renkler ve müzik, sanat sergisini çok uyarıcı yaptı.
Morning exercise is stimulating and helps wake up the body.
Sabah egzersizi uyarıcıdır ve vücudu uyandırmaya yardımcı olur.



























