sparse
Örnekler
The vegetation on the hillside was sparse, with only a few bushes dotting the landscape.
Yamaçtaki bitki örtüsü seyrekti, manzarada sadece birkaç çalı vardı.
The room felt empty due to the sparse furniture arrangement.
Oda, seyrek mobilya düzeni nedeniyle boş hissediyordu.
Örnekler
His sparse hair made his scalp visible in several places.
Seyrek saçları, kafa derisini birkaç yerde görünür kılıyordu.
The old man 's once-thick beard had become sparse over the years.
Yaşlı adamın bir zamanlar kalın olan sakalı yıllar geçtikçe seyrek hale gelmişti.
Leksikal Ağaç
sparsely
sparseness
sparse



























