to slim down
Örnekler
She has been working hard to slim down before her sister's wedding.
Kız kardeşinin düğününden önce zayıflamak için çok çalışıyor.
As part of his health journey, he decided to slowly slim down over the course of several months.
Sağlık yolculuğunun bir parçası olarak, birkaç ay boyunca yavaş yavaş zayıflamaya karar verdi.
02
küçültmek, sadeleştirmek
to reduce the size, scale, or complexity of something, often with the aim of increasing efficiency, simplicity, or effectiveness
Örnekler
To improve efficiency, the manager suggested they slim the project down by eliminating unnecessary steps.
Verimliliği artırmak için, yönetici gereksiz adımları eleyerek projeyi daraltmayı önerdi.
Facing weight restrictions, the airline decided to slim down its in-flight magazine to reduce fuel consumption.
Ağırlık kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalan havayolu, yakıt tüketimini azaltmak için uçak içi dergisini küçültmeye karar verdi.
