slim
Örnekler
He followed a healthy diet to stay slim and healthy.
Zayıf ve sağlıklı kalmak için sağlıklı bir diyet uyguladı.
She has a slim and graceful posture.
Onun ince ve zarif bir duruşu var.
02
az
small in size or width
Örnekler
She wore a slim silver necklace that matched her earrings perfectly.
Küpeleriyle mükemmel bir uyum içinde olan ince gümüş bir kolye taktı.
The bookshelf was slim enough to fit in the tight corner of the room.
Kitaplık, odanın dar köşesine sığacak kadar inceydi.
03
zayıf, az
very small in degree
Örnekler
The team ’s chances of winning the championship are slim after their recent loss.
Takımın şampiyonluğu kazanma şansı son mağlubiyetlerinden sonra zayıf.
Despite the slim possibility of rain, they decided to bring umbrellas just in case.
Yağmur ihtimalinin çok az olmasına rağmen, yine de şemsiye almayı kararlaştırdılar.
to slim
01
zayıflamak, kilo vermek
take off weight
Leksikal Ağaç
slimly
slimness
slim



























