Beauty
Örnekler
The beauty of the sunset left everyone in awe.
Gün batımının güzelliği herkesi hayran bıraktı.
She could n't help but admire the beauty of the intricate artwork.
Karmaşık sanat eserinin güzelliğini hayranlıkla karşılamaktan kendini alamadı.
Örnekler
The actress was a renowned beauty, admired by fans worldwide.
Aktris, dünya çapında hayranlar tarafından beğenilen ünlü bir güzellik idi.
He could n't take his eyes off the beauty walking into the room.
Odaya giren güzelliğin gözlerini alamıyordu.
Örnekler
The old library, with its intricate woodwork and grand arches, is a true beauty of classic architecture.
Karmaşık ahşap işçiliği ve görkemli kemerleriyle eski kütüphane, klasik mimarinin gerçek bir güzelliğidir.
The rare painting, with its vivid colors and masterful brushwork, is a beauty in the art world.
Nadir tablo, canlı renkleri ve usta işi fırça darbeleriyle, sanat dünyasında bir güzellik.
beauty
01
(Canada) of high quality, excellent, or well done
Örnekler
The shot he made was beauty.
This car is beauty.
Leksikal Ağaç
beauteous
beautiful
beaut
beauty



























